//-->



masukiyehafizlari

ISLAM TARIHI

İSLAM  TARİHİ


 
Allah (c.c) insanı yaratmış ve ona yaratılışının gayesini bildirmiştir. Nitekim Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır: «Ben insanları ve cinleri yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım.» (Zariyat: 56) «Allah'a ibadet edin ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın.» (Nisa: 36) İnsanın yaratılışından beri, İblis (aleyhillane) Adem (a.s) ve oğullarına düşmanlığını gösteregelmiş ve onları dalalete düşürmek için ahdetmiştir. Ancak Allah'ın halis kulları onun şerrinden emin bulunmaktadırlar.
Yazıklar olsun o kişilere ki, Kitap'ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye, "İşte bu, Allah katındandır!" derler. Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden! Vay haline onların, kazanıp durdukları yüzünden.! (Bakara/79)


   

Allah a hamd olsun. O'na şükreder, O'ndan yardım diler, O'nun bağışlamasını isteriz. Nefislerimizin şerrinden, kötü amellerimizden O'na sığınırız. Allah kime hidayet verirse onu saptıracak, kimi de dalalete düşürürse ona hidayet edecek yoktur. Şehadet ederim ki; Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki Muhammed (s.a.s) O'nun kulu ve rasuludür.  (Fatiha ve Kelime-i şehadet)
CAHİLİYE DÖNEMİ
Cahiliyye, insanın Allah'ı gereği gibi tanımaması, ona kulluk etmekten uzaklaşması, onun ilâhî hükümlerine değil de kişinin kendi hevâ ve hevesine uyması, insanların koyduğu emir ve yasaklara, siyasî sistem ve düşüncelere inanmasıdır. Kur'an-ı Kerîm'de: "Onlar hâlâ Cahiliyye devri hükmünü mü istiyorlar? Gerçeği bilen bir millet için Allah'dan daha iyi hüküm veren kim var?" (el-Mâide, 5/50) buyurulur. İslâm'ın hakim olmadığı ortamlar Cahiliyye çağlarıdır. Çünkü ilâhî bilginin kaynağından yoksun olan ortamlardır. İslâm'ın gelişinden önceki dönemde.. Devamı »»»


   
Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. Her kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir. (Al-i İmran 19)
FİL VAKASI
Ebâbil, Arapça'da "bölükler, sürü, sürüler" demektir. Kelime, Kur'ân-ı Kerim'de Fil sûresinin üçüncü âyetinde geçmektedir. Fil sûresinde olay şöyle anlatılmaktadır: "Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üstlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Nihâyet onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı." (el-Fil, 105/1-5).  Bu olay Hz Peygamber'in doğduğu yıl olmuş ve orduda bulunan fil / fillerden dolayı Araplar arasında "Fil Vakası", geçtiği yıl ise "Fil Yılı" olarak meşhur olmuştur..Devamı »»»


   
   
HZ. MUHAMMED (S.A.V) DOĞUMU
Mekke’nin soylu Haşimoğulları ailesinden gelir. 571 yılında Mekke’de doğmuştur. Annesinin adı Amine, babasının adı Abdullah’ tır. Hz. Muhammed (s.a.v) daha doğmadan babası öldü. Yetiştirilmesini dedesi Abdülmuttalip üzerine aldı ve torununa o zamana kadar kimseye verilmemiş olan Muhammed (s.a.v) adını verdi.Mekke önde gelenlerinin çocukları, saf çöl arapçası ve törelerini öğrenmeleri için genellikle dışarıdan tutulan sütannelerle yetiştirildiklerinden, Muhammed (s.a.v) 'de aynı amaçla o sıralarda Mekke’ de bulunan Beni Sa’d kabilesinden Halime adlı bir kadına teslim edildi. Muhammed (s.a.v)’i ondan önce Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe emzirmişti. Muhammed (s.a.v), beş yaşına kadar Halime’nin yanında kaldıktan sonra annesine döndü. Devamı »»»


   
     
İLK VAHİY
Eskiden beri Mekke'deki hanîf ve zâhitler, recep ayında inzivâya çekilirlerdi. Her biri, Mekke'nin 3 mil (bir saat) kuzeyinde Nûr Dağı'nda bir köşeye çekilir, tefekküre dalardı. 40 yaşlarına doğru Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kalbinde de bir yalnızlık sevgisi belirdi. O da Nûr Dağı’nda bir mağaraya çekilip, günlerce orada kalıyor, Yüce Allah'ın sonsuz kudret ve azametini düşünerek O'na ibâdet ediyordu. Giderken azığını da berâberinde götürüyor, bitince evine dönüyor, sonra tekrar gidiyordu. Böylece Allah, onu büyük görevine hazırlıyordu. 610 Yılı Ramazan ayı Kadir gecesinde... Devamı »»»


   
   
TEBLİĞ
Kur-an'da Peygamberimiz (sav)'e, kendisinin insanları uyarmakla görevli olduğunu belirtmesi şöyle emredilmiştir, "De ki: "Bu, benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah'a davet ederim; ben ve bana uyanlar da. Ve Allah'ı tenzih ederim, ben müşriklerden değilim." (Yusuf Suresi, 108) Peygamber Efendimiz insanları uyarmak için elinden geleni en fazlasıyla yapmış, mümkün olan en fazla sayıda insanı uyarmak için çaba göstermiştir. Bir ayette şöyle bildirilir, De ki: "Şahidlik bakımından hangi şey daha büyüktür?"  De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahiddir.. Devamı »»»


   
 
 
Yaptığımız tebliğin haber verdiğimiz hakikatlerin ücretini Allah (C.C)'tan bekleriz. Biz hakk kapısında yorulanlardan, usananlardan değiliz ki yolun uzaklığı yüzünden her yerde durup kalalım.  Gönlü mahzun olan, usanıp bıkan  o kişidir ki sevgilisinin ayrılık hapsine düşmüştür. Halbuki bizim sevgilimiz, bizim dildiğimiz cânân bizimle beraberdir.  (Mesnevî , beyt: 2922-2935)
HZ. ÖMER MÜSLÜMAN OLUYOR
Kureyş Müşrikleri Habeş ülkesine hicret eden müslümanları, kendilerine teslim etmemesi üzerine işkencelerini artırmaya başladılar. Kureyş Müşriklerinin azıllılarından Ebu Cehil, kureyşlilere teklif götürerek Peygamberi öldürülmesini teklif etti,ve bunu yapabilen her kim olursa büyük ödülün verileceğini ilan etti. Hz.Ömer ‘’ben buna talibim’’ dedi. Ona’’ Ey Ömer!Sen, buna elverişlisin!’’dediler. Hz.Ömer,vereceğiniz mallar hakkında Sağlam Kefalet var mı? diye sordu. Ebu Cehıl ‘’Evet var! Dedi. Hz.Ömer bu hususta onlarla bir anlaşma yaptı. Devamı »»»


   
   
İLK ABDEST VE NAMAZ
Cebrail (A.S.) Peygamberimize (S.A.V.) ilk vahyi getirip peygamberlik vazifesini tebliğ ettikten sonra peygamberimize ilk önce İslam şeraitinden abdest almayı ve namaz kılmayı öğretti. Bir pazartesi gününün akşamında Cebrail ökçesini yere vurup yerden bir su fışkırttı.Namaz için nasıl abdest alınıp temizleneceğini görsün diye Peygamberimizin gözünün önünde abdest aldı. Peygamberimiz de orada Cebrail’de gördüğü şekilde abdest aldı.Bundan sonra Cebrail ile birlikte iki rekat namaz kıldılar. Cebrail göklere doğru yükselerek kaybolunca peygamberimiz oradan büyük bir kalp huzuruyla sevinç içinde evine döndü. Durumu Hz Hatice validemize anlattı.  Hz Hatice validemizin elini tutup suyun yanına götürdü.


   
Namaz için nasıl abdest alınıp temizlenileceğini Cebrailden gördüğü gibi Hz Hatice validemize de abdest aldırdı. Sonra Cebrailin kıldırdığı gibi Hz Hatice validemize iki rakat namaz kıldırdı. Peygamberimizin imam olup kıldırdığı bu ilk iki rekat namaza peygamberimize cemaat olup uyan ilk Müslüman  Hz Hatice validemiz oldu.
İLK MÜSLÜMANLAR
Allah (C.C) ilk tebliğ emri olan "Ey örtülere bürünen (Resulüm), kalk ve insanları uyar." Ayeti celilesi gelince Peygamberimiz tebliğ görevine başlamış ve insanları Allah'ın birliğine, davet etmeye başlamıstı. Davete ilk icabet edip müslüman olanların isimleri şunlardır. Ilk Müslümanlık şerefine sahip olan kişi hazreti Hatice´dir.Peygamberimiz (S.A.V),Hazret-i Hatice validimize, Cebrail aleyhisselamın öğrettiği gibi abdest almasını öğretti. Sonra Peygamber efendimiz imam oldu, birlikte iki rekat namaz kıldılar. Hatice validemiz, sevgili Peygamberimizin her sözüne, her emrine, en mükemmel şekilde, itaat etti. Devamı »»»


   
    
MEKKE DÖNEMİ
Mekke Cahiliye ortamında Hz. İbrahim'in soyundan gelen ve onun Hanif dinini takip eden bir aileden doğan Hz. Muhammed'in, kırk yaşında putperest toplumu gerçek dine davet etmesi için peygamberlikle görevlendirilmesiyle birlikte ona inanan ve inanmayan insanların 13 yıl boyunca kendi dinlerinin savaşımını verdikleri ve nihayet azınlık-güçsüz müslümanların kendi yurtları olan Mekke'den Medine'ye hicret etmeleriyle kapanan bir dönemin adı; Miladî 610-623 yılları arasında geçen İslâmî tebliğin ilk dönemi. Mekke döneminin sonu, aynı zamanda Hicrî yılın başlangıcıdır.  Devamı »»»


   
   
HABEŞ HİCRETİ
Müslümanların Mekke müşriklerinin zulmünden kurtularak İslâm'ın öngördüğü biçimde özgürce yaşayabilmek amacıyla Habeşistan'a yaptıkları göç. Müslümanlar, ilki Hz. Muhammed'in peygamberlikle görevlendirilişinin beşinci yılında (614), ikincisi de altınca yılın (615) başlarında olmak üzere iki defa hicret ettiler. Bu hicretler birinci Habeşistan hicreti ve ikinci Habeşistan hicreti olarak adlandırılır. Kur'an'da hicret, cihaddan sonra en önemli eylem olarak değerlendirilir. Bunun nedeni açıktır. Devamı »»»


   
   
AKABE BİATI
Peygamber (s.a.s.) Efendimiz Hac mevsimlerinde, Mekke yakınlarında kurulan panayırlara gelen, Kâbe'yi ve putlarını ziyâret eden kabîleler arasında dolaşıyor, onlara Kur'ân okuyor, onları İslâm'a dâvet ediyordu. Bir gün Mekke'nin kuzeyinde, Mekke ile Mina arasında "Akabe" denilen bir tepede altı kişilik bir topluluğa rastladı. Bunlar, Medine'den "Hazrec" kabîlesinden idiler.(104) Rasûlullah (s.a.s.) onlarla konuştu. Kur'an-ı Kerîm okudu, İslâm Dini'ni anlattı ve onları Müslümanlığa dâvet etti. Medine'deki "Evs" ve Hazrec" adlı Arap kabîleleri ile "ehl-i kitâb" olan Yahûdiler arasında eskiden beri geçimsizlik..Devamı »»»


   
Bi'setin 12. senesi (Miladî: 621).
a) Allah'a hiçbir şeyi eş ve ortak koşmamak, b) Hırsızlık yapmamak,
c) Zina etmemek,
d) Çocuklarını öldürmemek,
e) Kimseye iftirâ etmemek,
f) Hiçbir hayırlı işe karşı çıkmamak.
HİCRET
Rasûlullah (sav) Mekke'de teblig görevini sürdürürken Kureysliler de inkârlarinda diretiyorlardi. Peygamberimiz teblig görevini Mekke'nin disina tasirmak istiyordu. Bu nedenle Taif'e gitti. Tâifliler de Kureysliler gibi inkârcilikta direnmisler ve Peygamberimizi tasa tutmuslardi. Peygamberimiz onlarin bu cahilce hareketleri karsisinda yilmamistir. Özellikle hacc mevsiminde Mekke disindan gelen insanlarla görüs üyor onlara Islâm'i anlatiyordu. Peygamberimiz bir gün Akâbe mevkiinde Medineli alti ki si ile karsilasti. Onlara Ku r'ân okudu ve Islâm'a davet etti. Medineliler Peygamberimizle konustuktan.. Devamı »»»


   
   
BEDİR SAVAŞI
Bedir Savaşı, İslâm'ın gelişinin 15'inci, hicretin ikinci, miladın 624'üncü yılında Medine'ye 80 millik mesafedeki Bedir köyünde meydana geldi. Kâfirlere karşı korunmak ve Allahü Teâlâ'nın dinini yaymak için verilen savaş izninden sonra yapılan ilk gazâ olan Bedir'in; tarihteki yeri çok büyük ve mühimdir.Müslümanları Medine'de de rahat bırakmayan, tehdit mektublarıyla şehirde huzuru bozan, yakın yerlere kadar gelerek yağmacılıkla mal emniyetini sarsan Kureyş müşrikleri harbe hazırlanıyorlardı. Bunun için Ebû Süfyan idaresinde büyük bir ticaret kervanını Şam'a göndermişlerdi..Devamı »»»


   
   
HUDEYBİYE BARIŞI
Hz. Peygamber ve ashabının Kabeyi ziyaret maksadıyla Mekkeye gitmek istemeleri ve bunun müşrikler tarafında engellenmesi üzerine çıkan olaylardan sonra müslümanlarla müşrikler arasında yapılan anlaşma. Allah Rasûlünün hicretinin üzerinden mücadeleler ve savaşlarla dolu altı yıl geçmişti. Hem muhacirler, hem de Ensar, Kâbeyi ziyaret özlemiyle yanıp tutuşuyorlardı.
Allahın elçisi, bu yılın Zilkade ayının başında bütün ashabın özlemlerine beklentilerine cevap anlamı taşıyan bir rüya gördü. Rüyasında ashabı ile birlikte güvenlik içinde Kâbeyi ziyaret ediyordu.
  Devamı »»»


   

"Siz fetih olarak Mekke'nin fethini kabul ediyorsunuz. Halbuki biz, asıl fetih olarak Hudeybiye antlaşmasını sayıyoruz!" (İbn-i Mes'ud (r.a.) )
KAYNUKA OĞULLARI
Kaynukaoğulları Medine (Yesrib)de yaşamış bir Yahudi kabilesidir. Yahudiler (Eskiden büyük Arap mabedinin yeri olan) Siondan Hristiyanlar tarafından kovulduktan sonra, yeryüzünün çeşitli yerlerine az veya çok büyük cemaatlar halinde dağılmışlardı. Ancak Arap yarımadasına ne zaman geldikleri, cemaatlerinin burada ne zaman oluştuğu bilinmiyor. Ancak İslamın yayılışından önce Arabistanın her tarafında Yahudiler vardı. Ferdî ve pek az sayıda olduğu gibi sağlam cemaatler halinde, Eyle (Akabe Körfezi)den Yemenin veya Umanın uçlarına kadar, Medineden Bahreyne..Devamı »»»


   
   
NADİROĞULLARI
Islâm'ın ilk yıllarında Medine'de yasayan üç yahudi kabilesinden biri Nadirogulları kabilesidir. Nadir, birçok manâlarının yanısıra "yesil ve çiçekli bir bitki" anlamina gelir. Bu kabile Medine ve çevresinde büyük hurma bahçelerinin sahibi olarak bilinir. Arabistan yahudilerinin güvenilir vesikalara dayanan bir tarihi yoktur. Arabistan yahudilerinin geçmis tarihine isik tutacak herhangi bir yazi, kitap veya yazit seklinde bir bilgi de yoktur. Ayrica Arabistan disindaki Yahudiler de Arap dindaslariyla.. Devamı »»»


   
    
HAYBER GAZVESİ
Hz. Peygamber'in hicretin 7. yılında fethettiği, Şam-Medine yolu üzerinde Medine'nin 150 km. kuzeyinde Yahûdilerin oturduğu bir yerleşim merkezi. Hayber Yahûdi dilinde kale demek olup burası aynı zamanda hurma ve tahıl merkezidir. Kalesinin yedi burcu vardır. Bunlar Nâim, Kamûs, Şık, Netah, Sülâfim, Vatih ve Ketîbe'dir. Hz. Peygamber Hayber Yahûdilerinin Medine'ye karşı müşriklerle ittifak halinde olmaları ve pek çok Yahûdi kabilesi'nin burada toplanmasından dolayı  Hudeybiye musalahasından sonra Hayber'i fethetmek üze re hazırlıklara başladı.. Devamı »»»


   
   
UHUD SAVAŞI
Hicret'in 3. yılında UHUD dağı civarında müşriklerle yapılan savaş. Uhud savaşından önce Kureyş'in öfkesi kabarmış, kin ve intikam duyguları artmıştı. Bedir'de yakınlarını kaybeden Utbe kızı Hind". Muhammed'le (S.A.V)  arkadaşlarından öç almadıkça içim rahatlamayacak, Muhammed'le (S.A.V) savaş yapmadıkça koku sürünmek bana haram olsun. Sevdiklerimin intikamının alındığını gözümle görmedikçe bana sevinmek yok!" diyordu. Ebu Süfyan ve başkaları da buna benzer şekilde and vermişlerdi. Ebu Süfyan'ın yürüttüğü kervanın malları Daru'n-nedve'de topluca durmaktaydı. Devamı »»»


   
    
HENDEK SAVAŞI
Hz. Peygamber (s.a.s)'in müşriklerle yaptığı büyük ve en önemli savaşlarından birisi. Uhud savaşından iki yıl sonra, Hicret'in beşinci yılının şevval ayında (23 subat 627) Medine'nin kuzeyinde cereyan etmiştir. Kureyş müşrikleri Uhud savaşında başarılı olmuşlardı ama müslümanların gücünü kıramamışlardı. Tam tersine müslümanlar Medine'deki birlik ve beraberliklerini saglamlaştırmış, askeri bakımdan daha güçlü bir duruma gelmişlerdi. Medine'de sürekli problem çıkaran Yahudi Benu Nadir kabilesi sürülmüş; doğuda Zatu'r-Rika, kuzeyde Dumetü'l-Cendele yapılan seferler kesin zaferle sonuçlanmış,.. Devamı »»»


   
    
HZ. PEYGAMBER'İN ELÇİLERİ
Hudeybiye'den dönüldükten sonra bütün insanlara ve cinlere Peygamber olarak gönderilen son peygamber Hazreti peygamber tarafından , İslam dinine davet icin etraftaki hükümdarlara gönderilmek üzere, Hicretin Yedinci senesi Muharrem ayında altı tane mektup yazıldı. Hükümdarlar Mühre İtimat ettiklerinden, gümüşten bir mühür yaptırıldı. Üzerine "Muhammed Rasulullah" diye Kazıtıldı. Yazılan mektuplara bastırıldı.Her Mektubu götürmek için birer elçi seçildi ve gönderildi. Necaşi, Yani Habeş Sultanı Bahr oğlu Ashama..Devamı »»»


   
   
MUTE SAVAŞI
Mute, Kudüs'e yakın bir mahal'dir. Efendimiz (sav)'in Busra (simdiki Havran) emirine gönderdiği elçinin katledilmesi üzerine bilmukabele hareket etmek zarureti doğmuştur. Efendimiz (sav) 3000 kişilik bir kuvvet hazırlayıp başına Zeyd b. Hârise (ra)'yi geçirdi. Bu küçük orduyu ugurlarken, düsmanın önce Islam'a da'vet edilmesini ve kabul etmedikleri takdirde harb edilmesini emredip şunları buyurdu: "Sayet Zeyd b. Hârise sehid olursa yerine Ca'fer bin Ebu Tâlib ve o da sehid olursa yerine Abdullah bin Revaha kumandan olsun, o da sehid olursa ehl-i Islam içlerinden birini seçsin» İslam askerinin karşısınana,.. Devamı »»»


   
   
MEKKE'NİN FETHİ
Yeryüzünde tevhidin timsâli ilk mâbed olan Kâbe'nin bulunduğu şehir. O Kâbe ki, "Çok mübarek ve âlemlere hidâyet olan Beyt'tir." Mübârekiyeti ve hidayete vesile oluşu Tevhid-i İlâhî'nin mücessem bir delili olmasından ileri gelmektedir. İlk banisi, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (s.a.v.)’dir. Zamanla kaybolan ancak temelleri baki kalan Kâbe’yi daha sonra Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail yeniden inşa etmişlerdir. Yeryüzünün bu en şerefli ve en faziletli binası, tevhid inancından uzak yaşayan, hattâ bu inancı var güçleriyle ortadan kaldırmaya, müntesiplerini yok etmeye çalışan Kureyş müşriklerinin eline geçmişti. Ne yazık ki onlar tevhidin sembolü olan Kâbe-i Muazzama’nın Devamı »»»


   
“Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir. Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.” (Fetih Suresi 48/1-3)
HUNEYN SAVAŞI
Huneyn,Mekke ile Taif arasında Mekke'ye on mil mesafede bir vadidir. Savaşa sebep olan Hevazin kabilesinden dolayı bu adla da anılır. Mekke'nin fethinden sonra Hz.Peygamber, şehrin idari işlerini düzenlerken Hevazin kabilesinin genç başkanı, aynı zamanda heyecanlı bir şair olan Malik b.Avf'ın komutası altında topladıkları, civar kabilelerle birlikte Sakif kabilesinin de onlara katıldığı duyulmuştu. Kureyş putlarının kırılmasından sonra kendi putlarının da kırılacağı ve kabile istiklalini kaybedecekleri korkusu onları sarmıştı. Müslümanları yenilgiye uğaratarak Kureyş'in yapamadığına.. Devamı »»»


   
Andolsun, Allah birçok yerde ve Huneyn savaşı gününde size yardım etmiştir. Hani, çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat (bu çokluk) size hiçbir yarar sağlamamış, yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet (bozularak) gerisin geriye dönüp kaçmıştınız.  (Tevbe 25)
TEBÜK SEFERİ
Hz. Peygamber'in Hicretin dokuzuncu yılında, Şam'da toplanan kırkbin kişilik Bizans ordusuna karşı çarpışmak üzere Medine'den Tebük'e kadar sevkettigi en son ve en güçlü askerî hareket. Tebük arap yarımadasının kuzeyinde Medine ile Şam'ın ortasında bir yerin adıdır. Suyu ve hurmalığı olan bir yerdir. Bu savaş yolculuğunun son ucu burası oldugu için "Tebük Gazası" adı ile anılmıstır. Bu seferde savaş olmamış fakat en güçlü bir Islâm ordusu techiz edilmiş, böylece askerî ve siyasî açıdan önemli bir zafer kazanılmıştır.. Devamı »»»


   
"Ve (savaştan) geri bırakılan üç kişinin de 
tevbelerini kabul etti. Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. 
Nihayet Allah'tan yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendi." (Tevbe, 118)
VEDA HUTBESİ
Tebük Sefer`inden sonra Medine`ye dönen Hz. Muhammed (s.a.v) ertesi yıl kalabalık bir müslüman topluluğu ile Mekke`ye hac yapmaya gitti. Bu hacca islam tarihinde “ Veda Haccı “ denir. Hz. Muhammed (s.a.v) bu hacda haccın nasıl yapılcağını müslümanlara bizzat kendisi göstermiştir. Hz. Muhammed `in (s.a.v) aynı yıl içerisinde vermiş olduğu hudbe`ye de “ Veda Hutbesi “ denir. Bu hudbe`de cahiliye devrinin sona erdiğini, kölelik ve efendilik müessesinin ortadan kalktığını, herkesin eşit olduğunu belirtmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v) bu Hutbesi`nin sonunda  Kur-an`ı Kerim`in tamamlandığı ve görevinin sona erdiğini bildirerek müslümanlara veda etmiştir. Devamı »»»


   
Veda Haccı`ndan sonra Hz.Muhammed (s.a.v) Medine`ye dönmüş rahatsızlıklarının giderek artması üzerine imamlık görevini Hz. Ebubekir`e bırakarak, 8 Haziran 632`de Pazartesi günü vefat etmiştir. İstirahat yeri Ravza-i Mudahhara `dır. Vefat eden Hz. Muhammed (s.a.v), Medine`ye defnedildi. İslam tarhinde Hz. Muhammed `in (s.a.v) vefatıyla “ Dört Halife Dönemi “ başlamıştır.
HALİFELİK DÖNEMİ
Hz. Muhammed`in (s.a.v) vefatından sonra Hz. Ebubekir ile başlayıp, Hz. Ali `ye kadar süren döneme Dört Halife Devri denir. Bu dönemde halifeler seçimle başa geldikleri için bu döneme Cumhuriyet Dönemi denir. Bu dönem İslamiyetin yayılması ,kökleşmesi ve kuvvetlenmesi bakımından önemlidir. Hz. Peygamber`in ölümü ile ortaya çıkan yalancı peygamberlerin ve zekât vermeyenlerin isyanlarını bastırarak Arap Yarım adasından siyasi birlik sağlanmıştır. Kur-an`ı Kerim kitap haline getirilerek özgün halinin korunması sağlanmıştır. Halife, komutan ve yüksek dereceli memurlara maaş bağlanmıştır. Arap Yarım Adası dışında ilk kez fetihlere başlanmıştır. Devamı »»»
 


   
    
EMEVİLER
Hz. Ali `nin şehit edilmesinden sonra islam dünyası, Emevi ailesinden Muaviye`nin eline geçti. Muaviye, Emevi devletini kurduğu sırada ırkta bulunan müslümanlar da Hz. Ali`nin büyük oğlu Hz. Hasan `ı halife seçmişlerdi. Hz. Hasan Muaviye`nin ordu topladığını duyunca, bazı şartlarla halifelikten vazgeçti. Ancak, muaviye sözünde durmadı. Hz. Hasan `ın ölümünden sonra , oğlu Yezid`i veliaht ilân etti. Muaviye devrinde halifelik , babadan oğula geçen bir saltanat haline geldi. Devamı »»»


   
   
ABBASİLER
Emeviler 750 yılında ortadan kaldırılan Abbasiler İslam Dünyası`na kısa zamanda hakim oldular. İlk Abbasi halifesi Ebu`l Abbas Abdullah `tır. İslam devletini dağılmaktan kurtarır ve güçlendirir. Daha ilk yılında Çinlilerle Orta Asya`ya hakim olabilmek için Talas Irmağı kenarında büyük bir meydan savaşı yapıldı. Türklerde bu savaşta ilk defa olarak müslüman Araplar`ı destekledikleri için savaşı müslümanlar kazanmıştır.Talas savaşı Abbasi Devleti`nde olumlu etki yaparak ve devlet bütün İslam Dünyası`nda kabul görecektirDevamı »»»


   
   
Alıntı : http://ahmet-unal.tr.gg    
 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!

GURUP ÜYELERİMİZ

Muhammed OKUR | RECEP ALİ AKGÜN | Recep ÇAKMAK | Mustafa DERVİŞ | + Devamı



Bu sitenin CSS tasarım ve kodlaması Ahmet Ünal tarafından yapılmıştır. Sitemizde bulunan video ve resimlerin kopyalanması, yayımlanması 5846 sayılı yasa gereği izne tabi olup ticari amaçlarla kullanılamaz. En iyi görünürlük İE 1280X960

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol